Temel Göstergeler | |
Resmi Adı | Moğolistan |
Yönetim Biçimi | Yarı Başkanlık Tipi Demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 29 Aralık 1911 (özerklik) / 26 Kasım 1924 (Çin’den) |
Başkent | Ulanbator (1.3 Milyon) |
Yüzölçümü | 61.566.500 km2 |
Nüfusu | 3.2 Milyon (2018) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %85 Moğol, %7 Kazak, %4 Tunguzlar, %4 Diğer (Rus, Çin vd.) |
İklimi | Ülke genelinde sert bir kara iklimi hakim olup, sıcaklık farklılıkları son derece yüksek, yağış miktarı düşüktür. |
Coğrafi Konumu | Kuzey Asya’da yer alan Moğolistan, Çin ile Rusya’nın arasında bulunmaktadır. |
Komşuları | Çin (4.630 km), Rusya (3.452 km) |
Dil | Moğolca, Kazakça |
Din | %53 Budist, %36 Ateist, %5 Müslüman, %3 Şamanist, %2 Hristiyan, %1 Diğer inançlar |
Ortalama Yaşam Süresi | 70.2 Yıl (2018) |
Okuma-Yazma Oranı | %98.4 (2015) |
Para Birimi | Tugruk |
Millî Gelir | 13.038 (2018 IMF) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 4.026 (2018 IMF) |
İşsizlik Oranı | %8 (2017) |
Enflasyon Oranı | %4.6 (2017) |
Reel Büyüme Hızı | %6.9 (2018) |
Yoksulluk Oranı | %30 (2016) |
İhracat Ürünleri | Taşkömürü, bakır, altın, ham petrol, demir, çinko, tekstil ürünleri, hayvansal ürünler, kaşmir, deri, yün |
İthalat Ürünleri | Petrol yağları, elektrik enerjisi, motorlu taşıtlar, iş makinaları, tıbbî ilaç, gıda ürünleri, kimyasallar, inşaat malzemeleri, tütün ve sigara, ev aletleri, temizlik ürünleri |
Başlıca Ticaret Ortakları | Çin, Rusya, İngiltere, Japonya, ABD, Güney Kore, Almanya |
Ülke Tarihi
Moğollara ilişkin tarihî bilgilerin geçmişi 7. yüzyıla dayanmaktadır. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan veriler, Moğolların Tula Nehri’nin doğusunda yer aldıkları ve nehrin Türklerle Moğollar arasında sınır olduğu yönündedir. 6. yüzyıldan itibaren önce Göktürk, ardından Uygurların hâkimiyeti altında kalan Moğollar, 10-12. yüzyıllar arasında Curcen, Kitan ve Karahıtaylar gibi devletler kurmayı başarsalar da tarih sahnesine bir devlet olarak çıkışları ve dünya tarihinde etkin pozisyona gelmeleri 13. yüzyılda Cengiz Han ile gerçekleşmiştir. 1206’da bütün Moğol aşiretlerini bir araya getirmeyi başaran Timuçin, Cengiz Han unvanı almış ve bu tarihten itibaren devletini dünya tarihinin en geniş sınırlara ulaşan devletlerinden biri hâline getirmeyi başarmıştır. Cengiz Han’ın 1241’de ölümünden sonra da Moğol devletinin sınırları genişlemeye devam etmiş, yerine geçen oğlu Ögeday zamanında doğuda Çin ve Kore’den batıda Doğu Avrupa içlerine uzanan bir imparatorluk hâline gelmiştir. Devlet en geniş sınırlarına ulaştığında 34 milyon km2lik bir alanda dünya tarihinin bitişik sınırlı en büyük devleti olmayı başarmıştır. 1294’te Kubilay Han’ın ölümüyle birlikte devlet dört parçaya ayrılmış, böylece Altınorda, İlhanlılar, Çağatay ve Kubilay Hanlığı ortaya çıkmıştır. İrtibat kurdukları coğrafyaların etkisiyle dinî, kültürel, etnik alanlarda önemli değişimlere uğrayan bu devletler, 14. yüzyılın ortalarından itibaren tarih sahnesinden çekilmiştir.
17. yüzyılın sonlarında, 1691 yılında, imzalanan Dolon Nor Anlaşması’yla Çin’in bir eyaleti hâline gelen Moğolistan, Mançu Qing Hanedanı’nın 1911’de son bulmasına kadar, iki asırdan uzun bir süre varlığını bu şekilde devam ettirmiştir. Moğollar, Mançu Qing’in yıkılışı üzerine bağımsızlık ilan etseler de 29 Aralık 1911’de ancak özerklik kazanabilmişlerdir. 1. Dünya Savaşı ve sonrasında Rusya ve Çin arasında bir rekabet alanına dönüşen Moğolistan, 1919’da yeniden Çin hâkimiyetine girmiştir. Şubat 1921’de Beyaz Ruslar Moğolistan’da kontrolü ele almış ancak Sovyetler Birliği’nin desteği ve Haziran 1921’de Kızılordu’nun Moğolistan’a girmesiyle Moğolistan bağımsızlık sürecine girmiştir. 26 Kasım 1924’te Moğolistan Halk Cumhuriyeti ilan edilmiş, fakat ülke 1945 yılına kadar özel bir statü ile Çin hâkimiyeti altında kalmaya devam etmiştir.
2. Dünya Savaşı’nın ardından gerçekleştirilen referandumda tam bağımsızlık yönündeki görüş baskın çıkmış, 5 Ocak 1946’da Çin, Moğolistan’ın tam bağımsızlığını tanımıştır. İlk yıllarda bağımsızlık ilanı sınırlı sayıda devlet tarafından ve çoğunlukla Doğu Bloku ülkelerince tanınmış, 1961 yılında Birleşmiş Milletlere üye olmasının ardından Moğolistan’ı resmen tanıyan devletlerin sayısı da hızla artmıştır. ABD ise Moğolistan’ı ancak 1987’de tanımış, Çin ile 1946’daki tam bağımsızlıkla birlikte kopan ilişkiler de ancak bu tarihte yeniden başlamıştır.
1924 yılında ilan edilen Halk Cumhuriyeti’nden itibaren Sovyetler Birliği’nin siyasi hâkimiyeti altında kalan Moğolistan’da, 1930’ların başlarından 1952’deki ölümüne kadar devlet yönetiminin başında yer alan Horlogiyn Çoybalsan, Stalinist politikalar uygulamıştır. Ülkede yaygın olan Budizm’e karşı katı politikalar izlenmiş, yönetime karşı yürütülen isyanlar kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Çoybalsan’ın ölümünden sonra da Soğuk Savaş yılları boyunca devlet yönetiminin başında Yumjaagiin Tsedenbal, Sovyet Bloğu’nun komünist uygulamalarını sürdürmüştür.
1989 yılından itibaren ülkede baş gösteren muhalif hareketler, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Sovyetler Birliği’nin ülkeden çekilmesi ile birlikte Mart 1990’da Komünist Parti politbüro üyeleri istifa etmiş ve ülkede çok partili sistem için anayasa değişikliğine gidilmiştir. Moğolistan’da 1992 yılında ilk çok partili seçimler gerçekleştirilmiş, seçimlerin ardından devletin ismi “Moğolistan Cumhuriyeti” olarak değiştirilmiştir. Ülke bu tarihten itibaren dış dünyaya açılmaya başlamış ve demokratik süreçleri devam ettirmeyi başarmıştır.
Siyasi Yapı
Rusya ve Çin gibi iki süper gücün arasında yer alan Moğolistan, siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan bu iki devletin etkisi altındadır. Bu iki ülke ile ilişkilerini iyi tutmaya çalışan Moğolistan, son yıllarda yürütülen dışa açılım politikaları ile ABD, Hindistan, Türkiye, Japonya, Güney Kore ve Avrupa Birliği’ni “Üçüncü Komşu” olarak ilan etmiştir.
Moğolistan, bağımsızlığın kazanıldığı 1921 yılından 1990’a kadar komünist tek parti tarafından yönetilmiştir. Soğuk Savaş’ın sonlarına doğru Sovyetler Birliği’nde yaşanan gelişmelere paralel olarak Moğolistan’da da çok partili anayasal sisteme geçiş yapılmıştır. Devlet başkanı dört yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. 2017 yılı Haziran ve Temmuz aylarında gerçekleştirilen seçimleri, ikinci turda aldığı %55’lik oy oranıyla kazanan Khaltmaagiin Battulga, hâlihazırda devlet başkanlığı görevini sürdürmektedir. Bir sonraki seçimlerin 2021 yılında yapılması planlanmaktadır.
Yasama organı 75 sandalyeli meclistir ve üyeleri dört yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Nisan 2016’da yapılan son seçimlerde Moğolistan Halk Partisi 65 sandalye kazanmışsa da 2017’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından parti içinde yaşanan gelişmeler neticesinde hükümet güvenoyu alamayarak düşürülmüş ve Eylül 2017’de yeni hükümet kurulmuştur.
İdari olarak 21 bölgeye ayrılan Moğolistan’da bu bölgeler Türkçe “ayırmak” kökünden gelen “aymag” olarak isimlendirilmektedir. Aymaglar da “sum” adı verilen daha küçük bölgelere ayrılmıştır. Ülkede toplamda 315 sum bulunmaktadır.
Ekonomik Durum
Soğuk Savaş yıllarında ekonomisini millî gelirin üçte birine tekabül eden Sovyet yardımlarıyla ayakta tutan Moğolistan, 1990’lardan itibaren serbest piyasa ekonomisine geçiş yapmıştır. Geçişi takip eden ilk yıllardaki durağan tablo, 2000’li yıllardan itibaren hızlı bir büyümeye evrilmiştir. Son on yılda %6’nın üzerinde ortalama büyüme oranı yakalayan Moğolistan, siyasi alanda olduğu gibi ekonomik alanda da büyük oranda Rusya ve Çin’in etkisi altındadır. Son yıllarda ulaşım ve altyapı imkânlarının geliştirilmesi yönündeki çabalar, ekonomide yeni pazarlara açılma hedefinin bir göstergesidir. Ancak nüfusun yaklaşık üçte birinin hâlen yoksulluk sınırı altında yaşadığı ülkede kişi başı ortalama yıllık gelir 4.000 dolar civarında seyretmektedir.
Moğolistan bakır, altın, kömür, tungsten, kalay, molibden, uranyum gibi pek çok kıymetli maden rezervine sahiptir. Soğuk Savaş döneminde Sovyet yardımlarıyla gelişen sanayi sektörü, ülke ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Ülkedeki en önemli sanayi kolu madenciliktir. Diğer başlıca sahalar; inşaat, gıda, hayvansal ürün işleme (deri, kaşmir vb.) ve tekstildir. Sanayi sektörü millî gelirin yaklaşık %40’ını, ihracatın da yarısından fazlasını karşılamaktadır.
Tarım imkânlarının kısıtlı olduğu ülkede temel geçim kaynağı hayvancılıktır. Hayvancılık ülkenin hemen her kesiminde yaygın olarak sürdürülen geleneksel faaliyet koludur. Küçük ve büyükbaş hayvancılığın yapıldığı ülkede koyun, keçi, sığır, deve ve at yetiştiriciliği mevcuttur. Tarımsal faaliyetlerde arpa, buğday gibi tahıllar ön planda olmakla birlikte, ürün verimliliği ülke ihtiyacını karşılamaya yetecek düzeyde değildir.
Dış ticarette 2013 yılına kadar açık veren Moğolistan, bu tarihten itibaren ihracatını giderek arttırmak ve ithalatını azaltmak suretiyle dış ticarette fazla veren bir ülke konumuna gelmiştir. Son beş yılda ihracatını neredeyse iki katına çıkartan Moğolistan’ın dış ticaret hacmi 2018 yılında 7,4 milyar doları ihracat, 5,1 milyar doları ithalat olmak üzere toplamda 12,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Moğolistan dış ticarette çok büyük oranda Çin’e bağımlı durumdadır. Öyle ki Çin’in ihracattaki payı %80’in, ithalattaki payı %30’un üzerindedir. Moğolistan son yıllardaki ekonomi politikalarıyla yeni pazarlara açılma çabasını sürdürmektedir.
Türkiye ile İlişkiler
Kökleri bin yıldan önceye dayanan Türk-Moğol ilişkileri iki ülke açısından da büyük anlam ifade etmektedir. Türk tarihinin bilinen en eski yazılı kaynakları olan Orhun Kitabeleri’nin Moğolistan topraklarında yer alması bu açıdan son derece önemlidir. Yeni devlet yapılanmalarıyla iki ülke arasındaki ilk ilişkiler 1969 yılında tesis edilmiş olup 2019 yılında ikili ilişkilerin 50. yılı kutlanmaktadır. 1990’lı yıllarda Türkiye-Moğolistan ilişkileri ivme kazanmış, 1996’da Türkiye’nin Ulanbator, bir yıl sonra da Moğolistan’ın Ankara Büyükelçiliği hizmete açılmıştır. İki ülke arasında bugüne kadar devlet başkanlığı, ulusal meclis başkanlığı ve bakanlıklar düzeyinde pek çok ziyaret gerçekleştirilmiştir. Moğolistan’ın eski Cumhurbaşkanı Natsagiin Bagabandi 2004 yılında ülkemizi ziyaret etmiş, 2013 yılında R. Tayyip Erdoğan ve 2018 yılında Binali Yıldırım başbakan sıfatıyla Moğolistan’da bulunmuştur. İki sınır komşusu olan Moğolistan, dünyada yalnızca birkaç ülkeyi “üçüncü komşu” olarak kabul etmektedir ve Türkiye de bu ülkelerden biridir. İki ülke arasındaki ilişkilerin önümüzdeki dönemde daha da güçlenerek sürmesi beklenmektedir.
Türkiye ile Moğolistan arasındaki ticari ilişkiler gelişme sürecindedir. Siyasi ilişkilerdeki yakınlaşmanın ticari ilişkilere beklenen düzeyde etki etmemesinin temel nedeni, coğrafi uzaklık sebebiyle ulaşım maliyetlerinin yüksek oluşudur. Bu durumun önümüzdeki yıllarda ticari havayolu taşımacılığı ile giderilmesi planlanmaktadır. Türkiye ile Moğolistan arasında 2010’lara kadar genellikle yıllık 10 milyon doların altında seyreden dış ticaret hacmi, 2011’de 46 milyon dolara kadar çıkmış, ancak o tarihten itibaren 20-50 milyon aralığında inişli çıkışlı bir grafik izlemiştir. Son olarak 2018 yılında 34 milyon doları Türkiye’den Moğolistan’a ihracat, 4 milyon doları ithalat olmak üzere toplamda 38 milyon dolarlık bir ticaret gerçekleşmiştir. Türkiye’den Moğolistan’a ihraç edilen başlıca ürünler; mücevherat, elektrikli su ısıtıcıları, radyatörler, hazır gıda, temizlik ürünleri, petrol yağları ve ilaçtır. Moğolistan’dan Türkiye’ye ithal edilen ürünlerse gümüş, tabaklanmış hayvan derisi ve tekstil ürünleridir.
Müslümanların Durumu
İslamiyet’in bugünkü Moğolistan topraklarıyla ilk teması 10. yüzyılda Sâmâniler aracılığıyla olmuş, ilerleyen yüzyıllarda da başta Türkler ve Farslar olmak üzere Moğolların İslam topluluklarıyla teması devam etmiştir. Ancak Moğolistan’da İslamiyet’in yaygınlaşması 19. yüzyılda ülkenin doğu bölümlerinde bulunan Kazaklar aracılığıyla mümkün olmuştur. Yine de ülkede Müslümanlığı kabul eden unsurlar genellikle Türk asıllı olanlardır. Bağımsızlığın ardından Moğolistan’da devam eden komünist rejim dönemi, ülkedeki Müslümanlar için oldukça sıkıntılı geçmiş, bu süreçte inanç ve ibadet hürriyeti engellenmiş, camiler yakılıp yıkılmıştır. Moğolistan’da İslamiyet 1990’lı yıllarda yeniden canlanmaya başlamış, tek parti yönetiminin sona ermesi ile birlikte ülkede Müslümanlar açısından nispi bir iyileşme süreci başlamıştır.
Günümüzde Moğolistan’da 150.000-200.000 civarında Müslüman’ın bulunduğu tahmin edilmektedir ki, bu da toplam nüfusun yaklaşık %5’ine tekabül etmektedir. Ülkedeki Müslümanların çoğunu Kazaklar ve Hoton Türkleri oluşturmakta olup bu unsurlar da Moğolistan’ın doğusunda yoğunlaşmaktadır. Ayrıca sayıları az da olsa Moğollar arasında İslamiyet’i benimseyenler bulunmaktadır. 1990 yılında kurulan Moğolistan Müslümanlar Derneği ülkedeki Müslümanların dinî meseleleriyle ilgilenmekte, siyasi temsilin artması için çalışmalar yürütmektedir. Moğolistan’da hâlihazırda ibadete açık 50’ye yakın cami vardır. Ülkedeki ibadethane ve dinî eğitim veren kuruluşlar başta Türkiye olmak üzere Pakistan, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden gelen yardımlarla inşa edilmektedir. İnşaatı TİKA tarafından organize edilen Ulan Batur Hz. Osman Camii ve İslam Kültür Merkezi, 2013 yılında R. Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açılmıştır. Ayrıca bağımsız sivil toplum kuruluşlarının ülkenin doğusundaki Olgiy’de yoğunlaşan insani yardım ve kurban organizasyonları aralıksız devam etmektedir.